Kahvenin Bile Yumuşak İçimi Makbul
Pazarlama İletişiminin Neden Olmasın?
Müşterileriniz için kampanyaları şekillendirirken toplumun içinde bulunduğu bu “stresli ortamı” göz önünde bulunduruyor musunuz? Tüketicideki stres kampanyalara nasıl etki ediyor?
Elbette dikkat ediyoruz. Bir marka adına iletişim yaparken, o markanın tüketicileri/kullanıcıları tarafında nasıl bir duygu yarattığı çok önemli. Aynı zamanda verdiği mesajların anlamlı olması gerekiyor. Söyledikleriniz çağın ruhuna uygun olmalı. Dolayısıyla sadece pandemi döneminde değil, her zaman gergin kampanyalardan kaçınmak gerektiğini düşünürüm. Bu arada aşırı talepkar olmak da (hard sell) gerginlik yaratır.
Tüketicilere gelince, pandemi döneminde yapılan araştırmalar gösterdi ki insanlar ülkelere değil markalara daha çok güveniyor. Ya da güvenmek istiyor. Bu sebeple ne yaptığını bilen, bilimle, akılla karar alan ve bunu sakinlikle anlatan markaların avantajlı durumda olacaklarını söyleyebiliriz.
“Stressiz pazarlama” trendi Türkiye’de nasıl karşılık buldu sizce? Reklamcılar bu faktörü göz önünde bulunduruyor mu?
Reklamda hiçbir dönemde bir tek tiplikten bahsedemeyiz. Her sektörün ve markanın kendi tarzı, duruşu ve konuşma biçimi vardır. Olmalıdır. Markaları insanlara benzetebiliriz. Tek tip insan olmaz. Tat vermez. Diğer yandan Türkiye zaten gergin bir ülke. Bir markanın söylemleriyle rahatlatması, çözümcül yaklaşması istenen ve takdir edilen bir olgu. Bu sebeple ben karşılık bulduğunu düşünüyorum.
Globalde gözüken “stressiz pazarlama” trendinin hem yerel hem de global anlamda kalıcı olacağını düşünüyor musunuz?
Esasen yaratıcı reklamcılıkta trendleri değil, farklılıkları ve başarılı çalışmaları konuşmayı daha doğru buluyorum. Çünkü biliyoruz ki trend demek, herkesin aynı dönemde yaptığı şey demek. Biz de bunu çok fazla tercih etmeyiz. Herkesle aynı anda aynı şeyi yapıyorsan, mutlaka yanlış yapıyorsundur. Yine de stresi azaltılmış her şeyin, yakın ve orta vadede makbul olacağına inanıyorum.
Uzlaşı, anlayış, beğeni, keşfetme, kendini ifade etme ve kendini bulma gibi kavramları daha çok konuşuyor olacağız.
*Bu yazı ilk olarak Marketing Türkiye’de yayımlanmıştır.
Leave a Comment